12 MART İSTİKLAL MARŞININ KABUL YIL DÖNÜMÜ VE MEHMET AKİF ERSOY'U ANMA ETKİNLİKLERİ

12 MART İSTİKLAL MARŞININ KABUL YIL DÖNÜMÜ VE MEHMET AKİF ERSOY'U ANMA ETKİNLİKLERİ

12 Mart İstiklal Marşının Kabul Yıl Dönümü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Etkinlikleri düzenlendi.

06.03.2021 713

................

İlk mezunlarımız istiklal marşımızı okuyor

9. Sınıf Öğrencilerimiz İstiklal Marşımızı okuyor

 

Mehmet Akif Ersoy Kimdir?

İstiklal Marşı'nın yazarı, milletvekili, şair, düşünür; Mehmet Akif Ersoy'un kısaca hayatı...

 

Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi, İstiklal Marşı'nın yazarı, milletvekili, şair ve düşünür Mehmet Akif Ersoy'u saygı ile yad ediyoruz.

 

MEHMET AKİF ERSOY'UN KISACA HAYATI

 

Mehmet Akif Ersoy, 20 Aralık 1873'te İstanbul Fatih'te dünyaya geldi. Şiirlerinde milli ve manevi duyguları işleyen Ersoy'un annesi Buhara'dan Anadolu'ya göçen bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım, babası Fatih Camiî medrese hocalarından Kosova doğumlu Mehmet Tahir Efendi'dir. Babasının ebced hesabıyla doğum tarihine karşılık gelen "Ragif" adını verdiği Ersoy, arkadaşlarının ve annesinin daha kolay telaffuz edildiği için söylediği "Akif" adını benimsedi.

 

Mehmet Akif Ersoy'un Eğitimi

Ersoy, ilk öğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi'nde başladı. 1882'de Fatih Merkez Rüştiyesi'nde orta öğrenimine devam etti. Babasından Arapça dersi aldı. Aynı zamanda Fatih Camiî'nde Farsça derslerini de takip etti. Rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca dillerinde sürekli birinci oldu.

 

Mehmet Akif Ersoy'un Okuduğu İlk Kitap

Ersoy, rüştiye yıllarında şiire merak duymaya başladı ve şiir kitaplarına yöneldi. Ersoy'un okuduğu ilk manzum eser Fuzuli'nin "Leyla ve Mecnun" eserioldu. Ersoy, rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi'ne kaydoldu. Babasını 1888'de kaybeden Ersoy'un ailesi, ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanmasıyla yoksulluğa düştü.

 

Mehmet Akif Ersoy'un Mesleği

Milli Şair, öncelikle meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak istediği için Mülkiye İdadisi'ni bıraktı. Yeni açılan veteriner yüksekokulunda "Ziraat ve Baytar Mektebi"ne başladı. 1893'te mektebin baytarlık bölümünü birincilikle bitirdi.

 

Mehmet Akif Ersoy'un Yaptığı Sporlar

Ersoy, okul yıllarında spora da ilgi gösterdi. Başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı.

 

Mehmet Akif Ersoy'un İlk Eseri

Mehmet Akif Ersoy'un şiire olan ilgisi, okulun son iki yılında giderek artarken, çeşitli gazete ve dergilerde şiirleri yayımlandı. Bilinen ilk eseri "Hazine-i Fünun" mecmuasında 1893'te yayımlanan bir gazel oldu. Ersoy, "Tophane-i Amire" veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı İsmet Hanım'la 1898'de evlendi. Bu evlilikten 3 kız, 3 erkek çocuğu oldu. Ersoy, şiir yazarak ve öğretmenlik yaparak edebiyat alanındaki çalışmalarına devam etti. Neşriyat dünyasına girişi, daha çok 1908'de "İkinci Meşrutiyet"in ilanıyla başladı. Arkadaşları Eşref Edip ve Ebül'ula Mardin tarafından çıkarılan ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan "Sırat-ı Müstakim" dergisinin başyazarı oldu.

 

MEHMET AKİF ERSOY ESERLERİ

 

Ersoy, şiirlerini 7 kitaptan oluşan "Safahat" adlı eserinde topladı. 1911'de yazdığı ilk bölümde Osmanlı toplumunun meşrutiyet dönemini, 1912'de yazdığı "Süleymaniye Kürsüsünde" adlı ikinci kitapta Osmanlı aydınlarını anlattı. "Halkın Sesleri" adlı üçüncü bölümü 1913'te, "Fatih Kürsüsünde"yi ise 1914'te yazdı. Yazar ve şair Ersoy, 1917 tarihli "Hatıralar" ile I. Dünya Savaşı hakkında görüşlerinin yer aldığı 1924 tarihli "Asım"ın ardından 7. bölüm olan "Gölgeler"i 1933'te tamamladı. Yoğun ısrarlar sonucu Kur'an-ı Kerim'i Türkçeye tercüme etmeyi kabul eden Ersoy, 6-7 sene üzerinde çalışmasına rağmen sonuçtan memnun kalmayarak imzaladığı anlaşmayı feshetti.

 

İstiklal Marşı Safahat'a Neden Konulmadı?

Mehmet Akif Ersoy, "İstiklal Marşı"nı Türk milletine armağan ettiği için Safahat eserine koymadı.

 

Ersoy, Burdur Mebusu olarak Birinci Büyük Millet Meclisi'ne seçildi. 1921'de Ankara Taceddin Dergahı'na yerleşti.

 

İSTİKLAL MARŞI NE ZAMAN YAZILDI?

 

İstiklal Marşı yarışmasına 500 lira ödül verileceği için katılmayan şair, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası ve arkadaşı Hasan Basri Bey'in teşvikiyle ikna olarak yazmaya başladı. Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hakimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından Meclis'te okunup ayakta dinlenen İstiklal Marşı, 12 Mart 1921'de "Milli Marş" olarak kabul edildi. Ersoy, ödül olarak verilen 500 lirayı hayır kurumuna bağışladı. Kurtuluş Savaşı ve zafer sonrası uzunca bir süre Mısır'da yaşayan ve orada Türkçe dersleri veren usta şair, 17 Haziran 1936'da tedavi için İstanbul'a döndü.

 

Mehmet Akif Ersoy Ne Zaman Vefat Etti?

Mısır'dan hasta ve yorgun olarak dönen Ersoy, hayatını kaybettiği 27 Aralık 1936'ya kadar Abbas Halim Paşa'ya ait Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nın dördüncü katındaki dairede kaldı.

 

Mehmet Akif Ersoy'un Kabri Nerede?

İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy'un her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilen kabri Edirnekapı Şehitliği'nde bulunuyor.

 

İSTİKLAL MARŞI DEYİNCE...                İstiklâl mücâdelesinin en çetin bir safhasında milletin duygularını belirtecek bir "İstiklâl Marşı"nın yazılması istenmişti. Mehmet Akif, yarışmanın 500 lira hediyeli olduğunu öğrenince şiir yazmayı kesin bir dille reddeder...

 

İstiklâl mücâdelesinin en çetin bir safhasında milletin duygularını belirtecek bir "İstiklâl Marşı"nın yazılması istenmiş ve böylece, Maarif Vekâleti tarafından bir müsabaka açılmış ve yarışmada birinciliği kazanacak kişiye 500 lira nakdî mükâfat verileceği ilân edilmişti. Yurdun her tarafından 500'den fazla şâir müsabakaya girmişti. Fakat yazılan marşlar, milletin hissiyatına tercüman olacak bir durumda değildi. Mehmed Âkif, marşın ödüllü olmasından dolayı yarışmaya katılmamıştı. Zamanın Maarif Vekili Hamdullah Suphi böyle bir marşın ancak, Mehmed Akif Bey tarafından yazılabileceğine inanmış ve 5 Şubat 1337, Milâdî 1921 tarihinde şu mektubu kendisine yazmıştır:

"Pek aziz ve muhterem efendim, istiklâl marşı için açılan müsabakaya iştirak buyurmamaklarındaki sebebin izâlesi için pek çok tedbirler vardır. Zât-i üstadânelerinin matlûb şi'iri vücûda getirmeleri maksadın husûli için son çâre olarak kalmıştır. Asl endîşenizin icâbettiği ne varsa hepsini yaparız. ..''

 

Bu mektubun yazılmasından bir ay bile geçmeden milletin istediği İstiklâl Marşı yazılmış ve kahraman orduya ithaf olunmuştu. Marş, Maarif Vekili Hamdullah Suphi ve arkadaşları tarafından beğenilmişti. Yalnız bu marşın üstadı rencide etmeden Büyük Millet Meclisi'nden nasıl geçirileceği üzerinde düşünülmüştü. Bu sıralarda Maarif Vekâleti'nce seçilen yedi marş da Büyük Millet Meclisi'ne getirilmişti. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1 Mart 1337 (1921) tarihindeki toplantısında kararı, Karesi Meb'usu Basri Çantay, Meclis'e gelen marşlardan birinin okunması için bir takrir vermişti. Bu takrir Meclis üyelerinin re'yine sunulmuş ve tasvîb olunmuştur. Marşlardan birinin okunması için Meclis Reisi tarafından, Hamdullah Suphi Bey kürsüye davet edilmiş ve ezcümle şöyle konuşmuştur:

 

-Arkadaşlar, hatırlarsanız, Maarif Vekâleti son mücâdelemizin ruhunu terennüm edecek bir marş için şâirlerimize müracaat etmiştir. Birçok şiirler geldi, burada yedi tanesi en fazla vasfı hâiz olarak görülmüş ve seçilmiştir.

 

Hamdullah Suphi, gür sesiyle Meclis'in kürsüsünde İstiklâl Marşı'nı okumuştur. "Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin İSTİKLÂL" mısraları ile bu marş, Meclis üyelerinin şiddetli ve heyecanlı tezahüratına vesile olmuş, salon alkış sesleriyle dolmuştur. Kastamonu Meb'usu Dr. Suad Bey, 12 Mart 1337 (1921) tarihinde Büyük Millet Meclisi Riyaseti'ne, "Riyâset-i Celîle'ye: Müzâkere kifayetini ve Mehmed Akif Bey'in İstiklâl Marşı'nın kabulünü teklif ederim." şeklinde takrir vermiştir. Takrir Meclis Reisi tarafından oya sunulmuş ve kabul edilmiştir. Böylece Mehmed Âkif tarafından yazılan şiir İstiklâl Marşı olarak ekseriyetle kabul edilmiştir. Kırşehir Meb'usu Müfid Efendi, bu marşın, Hamdullah Suphi Bey tarafından kürsüde tekrar okunmasını, Konya Mebusu Refik Koraltan da milletin ruhuna tercüman olan işbu İstiklâl Marşı'nın ayakta dinlenmesini teklif etmiştir. Bunun üzerine 12 Mart 1337'de (1921) kabul edilen ve kanunlaşan İstiklâl Marşı tekrar Hamdullah Suphi tarafından okunmuş ve marş ayakta dinlenmiştir.

 

Mehmed Âkif'e niçin istiklâl Marşı'nı Safahât'ına koymadığı sorulduğunda o büyük insan, "O benim değildir. Ancak milletimindir." diye cevapta bulunmuştu. Akif, 500 lira olan ödülü fakir çocuk ve kadınlara örgü öğretmek, bir geçim sağlamak gayesiyle faaliyette bulunan Darü'l-Nisaiyye'ye bağışlamıştır. Bu büyük insan bu bağışta bulunurken Ankara'nın o yakıcı soğuklarında bir arkadaşının paltosunu dönüşümlü giyerek dışarı çıkabiliyordu.

 

Âkif denince aklımıza ne geliyor?

 

İstiklal Marşı'nı pek çoğumuz ezbere biliriz. Ya ötesini... "Çanakkale Destanı'nı, Âkif'in ideal genci Asım'ı, Köse İmam'ı tanıyor muyuz? Hele Kocakarı ile Ömer'in hikâyesini, Âkif'in dilinden okuduk mu hiç? Necid çöllerinde Âkif'le birlikte yürüdük mü? Göğsünü kabarta kabarta İstiklal Marşı'nı dinleyen bir nesil, o eşsiz marşı yazan şairi de yakından tanımalıdır. Doğruluğu, edebi, vefası, cömertliği, kerem ve mertliği ile hep sevilip sayılmış olan Âkif'i tanımamak çok büyük bir kayıptır.